Ekinler biçilmiş, hasada
başlanmıştı. Yazın tam ortasıydı. Tarlaların içinden geçerek eve dönüyordum.
Her taraf birbirinden güzel çiçeklerle donanmıştı. Kırmızı, beyaz, pembe
çiğdemler; kokulu, tüylü yoncalar; taçlan süt beyaz, ortaları sapsarı kendilerine
özgü kokularıyla papatyalar; laleleri andıran sapsarı uzun uzun susamlar;
eflatun hatmiler; etrafa tatlı bir badem kokusu yayan, dokununca da çabucak
solan huni biçimi sarmaşık çiçekleri ve daha nice birbirinden güzel envai çeşit
çiçekler... Her birinden birer tane kopardığım çiçekleri kocaman bir demet
yapmış, eve dönüyordum. Yol boyunca uzanan hendeğin dibinde, kan kırmızısı
renkte iyice açmış bir devedikeni gördüm. Bizde bunlara "tatar"
derler. Ekinler biçilirken orakçılar bunları kesmemek için özel gayret
gösterirler. Kazara kesilmişse bile, başak demetinin içinden çekip çıkartılarak
atılır. Bu kan kırmızısı devedikenini koparıp çiçek buketinin ortasına koymak
geçti içimden. Hendeğe indim, çiçeğin ortasında tembel tembel uyuklayan tüylü
at arısını kovaladıktan sonra, çiçeği koparmaya çalıştım. Bu güç bir işti.
Elime mendil sardığım halde yine de dikenler batıyordu. Sapı öylesine sert ve
sağlamdı ki dakikalarca uğraşıp lif lif ayırmak zorunda kaldım. Nihayet
koparmayı başardığımda sapı parça parça olmuştu. Devedikeninin ilk gördüğümdeki
güzelliğinden eser kalmamıştı. Üstelik onca emek vererek topladığım zarif kır
çiçekleri arasında kaba ve çirkin görünüyordu. Dalında çok güzel görünen, beni
kendine hayran bırakan bu çiçeği boşu boşuna kopardığıma üzüldüm. Attım onu.
Koparmak için sarf ettiğim çabayı düşünerek, "Ne güçlü bir yasama arzusu
bu!" diye düşündüm. "Direnmek için büyük çaba gösterip, kolay lokma
olmadığını nasıl da ispat etti. İnsanoğlu milyonlarca bitkiyi ezip geçiyor
da Tatar dikenini neden esir alamıyor? Bu nasıl bir yaşama isteğidir,Tanrım!'
diye söylendim.İşte bu düşünce bana Kafkasya savaşlarına ait önemli bir olayı
anımsattı."
Tolstoy Hacı Murat'ın öyküsünü
anlatmadan önce böyle bir giriş yapar. Tatarların, daha doğrusu Ruslara göre Rusya
coğrafyasındaki bütün müslümanların vatanseverliklerini, Çarlık Rusyasının göç
ve boşaltılan bölgeleri Ruslaştırma politikasına karşı müthiş bir hikaye ile
eleştirisini ifade ediyor.
Bu kitabı okudum. Gerçekten bu kısımdam çok etkilenmiştim.
YanıtlaSilAma benim okuduğumda " İnsanoğlu milyonlarca bitkiyi ezip geçiyor da Tatar dikenini neden esir alamıyor? Bu nasıl bir yaşama isteğidir, Tanrım!" Kısmı yoktu. ???