6 Nisan 2014 Pazar

Tolstoy:Tatar dikeni

Ekinler biçilmiş, hasada başlanmıştı. Yazın tam ortasıydı. Tarlaların içinden geçerek eve dönüyordum. Her taraf birbirinden güzel çiçeklerle donanmıştı. Kırmızı, beyaz, pembe çiğdemler; kokulu, tüylü yoncalar; taçlan süt beyaz, ortaları sapsarı kendilerine özgü kokularıyla papatyalar; laleleri andıran sapsarı uzun uzun susamlar; eflatun hatmiler; etrafa tatlı bir badem kokusu yayan, dokununca da çabucak solan huni biçimi sarmaşık çiçekleri ve daha nice birbirinden güzel envai çeşit çiçekler... Her birinden birer tane kopardığım çiçekleri kocaman bir demet yapmış, eve dönüyordum. Yol boyunca uzanan hendeğin dibinde, kan kırmızısı renkte iyice açmış bir devedikeni gördüm. Bizde bunlara "tatar" derler. Ekinler biçilirken orakçılar bunları kesmemek için özel gayret gösterirler. Kazara kesilmişse bile, başak demetinin içinden çekip çıkartılarak atılır. Bu kan kırmızısı devedikenini koparıp çiçek buketinin ortasına koymak geçti içimden. Hendeğe indim, çiçeğin ortasında tembel tembel uyuklayan tüylü at arısını kovaladıktan sonra, çiçeği koparmaya çalıştım. Bu güç bir işti. Elime mendil sardığım halde yine de dikenler batıyordu. Sapı öylesine sert ve sağlamdı ki dakikalarca uğraşıp lif lif ayırmak zorunda kaldım. Nihayet koparmayı başardığımda sapı parça parça olmuştu. Devedikeninin ilk gördüğümdeki güzelliğinden eser kalmamıştı. Üstelik onca emek vererek topladığım zarif kır çiçekleri arasında kaba ve çirkin görünüyordu. Dalında çok güzel görünen, beni kendine hayran bırakan bu çiçeği boşu boşuna kopardığıma üzüldüm. Attım onu. Koparmak için sarf ettiğim çabayı düşünerek, "Ne güçlü bir yasama arzusu bu!" diye düşündüm. "Direnmek için büyük çaba gösterip, kolay lokma olmadığını nasıl da ispat etti. İnsanoğlu milyonlarca bitkiyi ezip geçiyor da Tatar dikenini neden esir alamıyor? Bu nasıl bir yaşama isteğidir,Tanrım!' diye söylendim.İşte bu düşünce bana Kafkasya savaşlarına ait önemli bir olayı anımsattı."



Tolstoy Hacı Murat'ın öyküsünü anlatmadan önce böyle bir giriş yapar. Tatarların, daha doğrusu Ruslara göre Rusya coğrafyasındaki bütün müslümanların vatanseverliklerini, Çarlık Rusyasının göç ve boşaltılan bölgeleri Ruslaştırma politikasına karşı müthiş bir hikaye ile eleştirisini ifade ediyor. 


1 yorum:

  1. Bu kitabı okudum. Gerçekten bu kısımdam çok etkilenmiştim.
    Ama benim okuduğumda " İnsanoğlu milyonlarca bitkiyi ezip geçiyor da Tatar dikenini neden esir alamıyor? Bu nasıl bir yaşama isteğidir, Tanrım!" Kısmı yoktu. ???

    YanıtlaSil