Bundan
tam 161 yıl önce yine Rusya savaş ilan etmeden Osmanlı toprakları olan bugünkü
Moldova ve Romanya'yı işgal etti. Osmanlı, 4 Ekim 1853'te Rusya'ya
topraklarından çekilmesi için nota verdi ve 15 gün süre tanıdı. Rusya bu notaya
kayıtsız kaldı ve verilen sürenin sonunda savaş başladı. Ve Batum'a yardım
götüren Osmanlı donanması Sinop açıklarında batırıldı. Rusların bu ani hareketi
İstanbul'u tehlikeye düşürdü.
Bunun
üzerine Fransa ve İngiltere devreye girerek tarafları uzlaştırmak istedi. Fakat
Rusya uzlaşmayı kabul etmedi ve Tuna Nehri'ni geçerek Osmanlı topraklarında
ilerlemeye başladı.
Bunun
üzerine Osmanlı, Fransa ve İngiltere Rusya'yı barışa zorlamak için Kırım
yarımadasında cephe açtılar. 20 Eylül 1854'te 60 bin Osmanlı, 30 bin Fransız ve
21 bin İngiliz askerinden oluşan müttefik kuvvetler 89 harp ve 267 nakliye
gemisiyle Kırım yarımadasına çıktılar. 1855 ilkbaharında 140 bin müttefik
kuvveti daha Kırım'a çıkarıldı.
Ruslar
mağlup oldu ve çekilmek zorunda kaldı. Ancak, Türkiye imparatorluk döneminde
ilk dış borçlanmasını Kırım harbi nedeniyle yaptı. Ve 1854'te Paris ve
Londra'daki Palmer ve Goldschmid isimli iki banka grubuna yüzde 7.5 faiz, 33
yıl vade ile 5 milyon İngiliz sterlini borçlandı.
Uğranılan
ağır zayiatlarla 1815-1914 arasındaki en büyük can kaybına sahne olan ve
müttefiklerin zaferiyle 30 Mart 1856 Paris Barış Antlaşması ile sona eren Kırım
Savaşı, ifade edildiği gibi modern savaşların ne ölçülerde şiddetli ve kanlı
olarak cereyan edeceğini gösteren bir örnek oldu. “Yüz binlerce askerin on
binlerce kilometre uzaklıktan, her türlü mühimmatıyla beraber Kırım’a
taşınmaları, askeri amaçlı demiryollarının inşası, telgraf hatlarının çekilmesi
ve modern anlamda, özellikle zırhlı buharlı gemilerden oluşan donanma
faaliyetleri, savaşın boyutlarındaki” büyüklüğü gözler önüne serdi. Ayrıca bu
savaşta Osmanlı başkenti İstanbul tarihinde ilk defa göreceği yoğunlukta bir
yabancı asker kitlesine diplomat trafiğine, yaralı asker ve mühimmat
yığılmasına ve çok sayıda askerin gelmesine ve göçlere şahit oldu. Yine Osmanlı
Devleti açısından ağır masraflar sebebiyle ilk defa dış kaynaklı borçlanmaya
sebep olan Kırım Savaşı, telgraf, fotoğraf ve gazetelerle günlük olarak
belgelenen ilk büyük savaş olmasıyla,
küresel çatışmalar açından yeni bir çığır açtı.
19.
yüzyıl Avrupa tarihinin önemli bir sayfasını işgal eden bu savaş; ittifaklarla,
topyekûn, uzak mesafeli, askeri harekâtlar ve modern cephe savaşlarının da ilki
sayılır. “ilklerin savaşı” olarak adlandırılan bu savaşta, askeri harekâtlardan
başka, sağlık, haberleşme, lojistik, pek çok yeni uygulamaları da beraberinde
getirmiştir.
Uygulanan
teknikler ve stratejiler bakımından da sanayi devrinin ilk modern savaşı olan
Kırım Savaşı’nda denizde zırhlılar, karada obüsler kullanılmış, 1742 yılında
keşfedilen namlusu yivli tüfekler, Kırım’da operasyonel hale getirilmiş. Savaş
basını ilk kez Kırım Savaşı’nda ortaya çıkmış, ilk savaş fotoğrafları İngiliz
ve Fransız gazeteciler tarafından çekilmiş.
İlk
meteoroloji ağını, Karadeniz’de çıkan şiddetli bir fırtınanın ardından, 14
Kasım 1854’te, Fransız uzmanlar Urbain ve Verrier kurmuş; 1793’te Chappe’nin
bulduğu hava telgrafı Fransızlar tarafından Kırım Savaşı sırasında kullanılmış,
İngilizler de, Karadeniz’in dibine, Bükreş ile Balıkova’yı birbirine bağlayan
elektrikli telgraf hattı döşemiştir.
Savaşta,
askerler arasında salgın biçiminde ortaya çıkan kolera, iskorbüt, dizanteri ve
tifüs gibi hastalıklar sağlık hizmetlerinin önemini artırmıştı. İstanbul’da
adına bir hastane de bulunan Florence Nightingale önderliğinde 40 İngiliz
hemşire ve “Filles De Charité” adlı bir Fransız kuruluşunun gönderdiği 300
kadar Fransız hemşire, bugün de açık olan La Paix Hastanesi’nde hizmet
vermiştir. İlk anestezi malzemeleri de bu savaş sırasında, askerlerin kol ve
bacaklarını kesmek gerektiğinde kullanılmıştı.
Savaşta,
ünlü yazar Tolstoy da topçu subayı olarak Rus ordusunda görev yapmıştır.
Belediye
kurumuna benzer ilk yapı olan Şehremaneti, Kırım Savaşı sırasında kurulmuş,
Şehircilik Komisyonu, İstanbul’u 14 mahalleye ayırmıştı. Azınlıkların ve
Levantenler’in geleneksel kıyafetlerini terk ederek Batı tarzı giyime
yönelmeleri de Kırım
Savaşı, Avrupa ile ilişkilerimiz açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Savaşı
sona erdiren 30 Mart 1856 tarihli Paris Antlaşması, Osmanlı Devleti’ni ilk kez
Avrupa devleti olarak gören ve Avrupalı Devletler Topluluğu’na kabul eden belge
olma özelliği ile de tarihe geçmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder